engin islamoğlu yazıları
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal,
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, hakk'a tapan ,milletimin istiklal!
(Mehmet Akif ERSOY)
KİMYEVİ GÜBRE KULLANIMI
“ÖLÜ BÖLGELER” OLUŞMASINA NEDEN OLUYOR !
Doğu Karadeniz Bölgesini, yaşadığı sel ve heyelanlardan çok daha olumsuz etkileyecek olan büyük bir çevre felaketi, gizlice büyümektedir. Yaklaşan bu felaketin adı ; sentetik (kimyevi) gübre kullanımı sonucunda, denizlerimizde "Ölü Bölgelerin" oluşması.
“Ölü Bölgeler” dünya okyanusları, denizleri ve geniş göllerdeki hipoksik (düşük oksijenli) alanlardır. İnsan faaliyetlerinden kaynaklanan aşırı besin kirliliğinin neden olduğu alanlardır. 1970'lerde okyanus bilimciler ölü bölgelerini artan miktarda fark etmeye başladı. Bu bölgeler sudaki yaşamın en konsantre olarak bulunduğu, insanların yaşadığı kıyıların yakınında meydana gelir.
BM Çevre Programı kapsamında yürütülen çalışmada, Meksika Körfezinde ki "13.080 kilometre karelik" alan, artan kimyevi gübre kullanımı sonucunda "Ölü Bölgeye" dönüştü. Meksika körfezine akan Mississippi nehri başta olmak üzere büyük nehirlerin etrafında ki tarım alanlarında artan kimyevi gübre kullanımı, körfezde "ötrofikasyon" olarak tanımlanan su içinde kimyasal besin artışına (özellikle azot ve fosfor) neden olduğu tespit edildi. Besin elementi miktarında ki bu artış; suda ki "oksijeni azaltan" Siyanobakteri popülasyonunda yüksek oranda artışa neden oluyor ve böylece hiçbir canının yaşayamadığı "Ölü Bölgeler" oluşuyor. Doğu Karadeniz sahillerinde “Ölü Bölgeler” oluşmasını ve denizimizin ve değerli deniz ürünlerimizin yok olmasını istemiyorsak, zaman kaybetmeden kimyevi gübre kullanımına son vermeli ve çay tarımı başta olmak üzere tüm tarımsal faaliyetlerimizi, organik tarım standartlarına uygun olarak yapmalıyız.
Kimyevi gübre kullanımı sonucu, “Ölü Bölgelerin” nasıl oluştuğunu görmek için aşağıda ki görsel kaynağı izleyebilirsiniz…
http://oceantoday.noaa.gov/happnowdeadzone/
ÇAYKUR Çiftlik Çay Fabrikası
Kamil Engin İslamoğlu
RİZELİLERİN “RİCANİA SİMULANS” İLE SINAVI !
Son yıllarda Rize başta olmak üzere tüm Doğu Karadeniz bölgesinde, çay dahil tüm tarım ürünlerine zarar veren Ricaniasimulans (RicaniaJaponica) isimli kelebek aslında, Rize'nin doğasının ne kadar kirlendiği ve bozulduğunun bir göstergesi !(4)
Artvin Çoruh Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı tarafından 2010 ve 2013 yılları içerisinde yapılmış, II. Orman Entomolojisi Sempozyumuna sunulmuş ve yayınlanmış çalışma özetle; bu kelebeğin 1900 yılında Rusya'ya gelişinden başlıyor, Kore’de bitkilere verdiği zarardan dolayı "karantina listesine (!)" alınmış bir çeşit olduğunu, "polifag bir zararlı (yani beslendiği bitki çeşidi fazla)" olduğu için çaya da zarar verdiğini, "vektörlük yapan (yani virüs taşıyan !)" bir çeşit olduğunu ve en önemlisi "doğal mücadele" yönteminin neler olduğunu ve daha bir çok değerli bilgi kamuoyu ile paylaşılmıştır. Okumanızı öneririm.(Sayfa:279-281) (3)
Yurtdışında yapılan bir diğer akademik çalışmada ise, Ricaniidae familyasına ait kelebek çeşidinin popülasyonunu sınırlandıran başlıca doğal düşmanının; Asilidae yani ailesine ait "Yusufçuk" olduğu tespit edilmiştir!
Yusufçukların biyolojik mücadelede ki önemini araştıran Natal Üniversitesi araştırmacılarının, Çin'i de kapsayan geniş bir coğrafyada ki survey çalışmalarında; yusufçukların aralarında Ricaniidae familyasına ait kelebeklerin de bulunduğu Hemiptera takımı da dahil, "2000 farklı tür" ile beslendiği ortaya çıkarılmıştır. (1,2)
Bu durumda, Rize'de ilkbahar ve yaz aylarındasıkça görülen yusufçuklar (halk tabiriyle; helikopter sinekleri) nerede !? Sorusu aklımıza gelmektedir…
Natal Üniversitesi tarafından yapılan bu çalışmada; yusufçukların bulundukları coğrafyalarda, ergin döneme geçene kadar, yumurtalarının "tatlı su kaynakları" içerisinde yaşadığı tespit edilmiştir ! Şayet, tatlı su kaynakları (dere,gölvb) kimyasal kirlenmeye (kimyevi gübre, pestisit, herbisit vb) maruz kalırsa yusufçuk popülasyonu düşmekte, hatta tamamen kaybolmaktadır. (1) Bu durumda, Yusufçukların besin zincirinde yer alan kelebeklerin sayısı artış göstermektedir !
Bu akademik çalışmalara ait bilgiler, bölgemizde yaşanan sorunun kaynağının, aslında bölge insanımızın bilinçsiz tarımsal faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu açıkça göstermekte değil midir? Ne dersiniz ?
Kamil Engin İslamoğlu
Ziraat Mühendisi
kamilengin@yahoo.com
Kaynaklar:
(1) http://www.zin.ru/animalia/coleoptera/pdf/londt_asilidae_predation_scarab.pdf
(2) https://www.flickr.com/photos/itchydogimages/8779640180/
(3) http://enfito.bartin.edu.tr/Enfito_Kitap.pdf
Son yıllarda Rize başta olmak üzere tüm Doğu Karadeniz bölgesinde, çay dahil tüm tarım ürünlerine zarar veren Ricaniasimulans (RicaniaJaponica) isimli kelebek aslında, Rize'nin doğasının ne kadar kirlendiği ve bozulduğunun bir göstergesi !(4)
Artvin Çoruh Üniversitesi, Orman Fakültesi, Orman Entomolojisi ve Koruma Anabilim Dalı tarafından 2010 ve 2013 yılları içerisinde yapılmış, II. Orman Entomolojisi Sempozyumuna sunulmuş ve yayınlanmış çalışma özetle; bu kelebeğin 1900 yılında Rusya'ya gelişinden başlıyor, Kore’de bitkilere verdiği zarardan dolayı "karantina listesine (!)" alınmış bir çeşit olduğunu, "polifag bir zararlı (yani beslendiği bitki çeşidi fazla)" olduğu için çaya da zarar verdiğini, "vektörlük yapan (yani virüs taşıyan !)" bir çeşit olduğunu ve en önemlisi "doğal mücadele" yönteminin neler olduğunu ve daha bir çok değerli bilgi kamuoyu ile paylaşılmıştır. Okumanızı öneririm.(Sayfa:279-281) (3)
Yurtdışında yapılan bir diğer akademik çalışmada ise, Ricaniidae familyasına ait kelebek çeşidinin popülasyonunu sınırlandıran başlıca doğal düşmanının; Asilidae yani ailesine ait "Yusufçuk" olduğu tespit edilmiştir!
Yusufçukların biyolojik mücadelede ki önemini araştıran Natal Üniversitesi araştırmacılarının, Çin'i de kapsayan geniş bir coğrafyada ki survey çalışmalarında; yusufçukların aralarında Ricaniidae familyasına ait kelebeklerin de bulunduğu Hemiptera takımı da dahil, "2000 farklı tür" ile beslendiği ortaya çıkarılmıştır. (1,2)
Bu durumda, Rize'de ilkbahar ve yaz aylarındasıkça görülen yusufçuklar (halk tabiriyle; helikopter sinekleri) nerede !? Sorusu aklımıza gelmektedir…
Natal Üniversitesi tarafından yapılan bu çalışmada; yusufçukların bulundukları coğrafyalarda, ergin döneme geçene kadar, yumurtalarının "tatlı su kaynakları" içerisinde yaşadığı tespit edilmiştir ! Şayet, tatlı su kaynakları (dere,gölvb) kimyasal kirlenmeye (kimyevi gübre, pestisit, herbisit vb) maruz kalırsa yusufçuk popülasyonu düşmekte, hatta tamamen kaybolmaktadır. (1) Bu durumda, Yusufçukların besin zincirinde yer alan kelebeklerin sayısı artış göstermektedir !
Bu akademik çalışmalara ait bilgiler, bölgemizde yaşanan sorunun kaynağının, aslında bölge insanımızın bilinçsiz tarımsal faaliyetlerinin bir sonucu olduğunu açıkça göstermekte değil midir? Ne dersiniz ?
Kamil Engin İslamoğlu
Ziraat Mühendisi
kamilengin@yahoo.com
Kaynaklar:
(1) http://www.zin.ru/animalia/coleoptera/pdf/londt_asilidae_predation_scarab.pdf
(2) https://www.flickr.com/photos/itchydogimages/8779640180/
(3) http://enfito.bartin.edu.tr/Enfito_Kitap.pdf